Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara
MENU

Glokom (Göz Tansiyonu)

Glokom (Göz Tansiyonu)

Glokom Nedir?Glokom (Göz Tansiyonu)

Gözün iç yüzeyini bir çarşaf gibi saran ve görme sinyallerini oluşturan ince sinir tabakasına retina denir. Retinadaki fotoreseptörler (görme hücreleri) tarafından  oluşan  görme sinyalleri akson denen ince sinir hücreleriyle beyindeki görme merkezine taşınır. Bütün aksonlar, optik sinir başı denen yerde bir araya gelirler ve optik siniri oluştururlar. Optik sinir yaklaşık 1 milyon sinir lifinden oluşmuştur. Glokom (Göz Tansiyonu)Optik siniri, içinde yüzbinlerce ince tel olan bir elektrik kablosuna benzetebiliriz.  Glokom optik sinirin ilerleyici hasarına ve görme kaybına neden olan bir hastalıktır. Her bir sinir lifindeki kayıp görme alanında da bir kayba neden olur.  Glokomda hasar,  genellikle göz içi basıncındaki artışa bağlı olduğundan göz tansiyonu olarak da bilinir. Hastaların dörtte birinde göz tansiyonu yükselmeden de hasar olabildiği veya göz tansiyonu yüksek olan bazı insanlarda glokom gelişmediği için göz tansiyonu ifadesi yanıltıcı olabilir. Glokom dünya üzerindeki en sık ikinci körlük nedenidir.

Göz İçi Basıncı ile Glokomun İlişkisi Nedir?Glokom (Göz Tansiyonu)

Gözün içini dolduran ve göz içi yapıları besleyen göz sıvısına aköz denir. Göz içi sıvısı sürekli üretilirlirken bir yandan da sürekli emilerek gözden dışarı boşaltılır. Sıvının üretildiği yapıya siliyer cisim, emildiği yere ise ön kamara açısı denir. Ön kamara çısındaki sıvının emildiği yer bir filtre veya süzgeçe benzer. Eğer sıvı fazla üretilirse veya emiliminde bir sorun olursa göz içi basıncı artar. Göz içi basıncı artışı çoğunlukla emilimdeki bir problem nedeniyledir. Göz içi basıncı arttığı zaman optik sinir başına baskı olur ve görme sinirinde hasar meydana gelir. Tedavi edilmezse hasar kalıcıdır ve körlüğe neden olur.

Glokomun Hangi Tipleri Vardır?Glokom (Göz Tansiyonu)

Glokom anatomik olarak açık açıklı veya dar açılı olarak iki tipe ayrılır. Açık açılı glokomda göz sıvısının emildiği yer olan açı anatomisi normaldir tıkanıklık açıdaki mikro-kanallardadır. Dar açılı glokomda ise açı gözün renkli kısmı olan iris tarafından örtülmüş ve sıvı emilimi bu yüzden azalmışıtr.  Glokom ayrıca oluş sebebine göre primer glokom veya sekonder glokom olarakta sınıflandırılır. Primer glokomda belli bir sebep olmaksızın göz içi basıncı yükselir. Sekonder glokom ise başka bir hastalık, ilaç kullanımı, travma ve göz cerrahisi gibi sebeplere  bağlı olarak ortaya çıkar. Sekonder glokomların 50 ye yakın tipi bulunsa da çok nadir görülürler. En sık görülen glokom primer açık açılı glokomdur.

Primer Açık Açılı Glokom;Glokom (Göz Tansiyonu)

Glokom hastalarının yaklaşık %90’ı primer açık açılı glokomdur. Bu hastalıkta ön kamara açısı açık olduğu halde sıvının emildiği süzgeç benzeri yapıda tıkanıklık vardır. Tıkanıklığın belirli bir sebebi yoktur. Sonuçta sıvı emilimi bozulur ve göz içi basıncı yükselir. Bu tip glokomda ağrı olmaz ve görme düzeyi erken dönemde etkilenmez. Yani hasta, bir problem olduğunu hastalık ilerleyinceye kadar farkedemez. Ancak rutin muayenede tespit edilebilir.

İlginizi Çekebilir  Makula Deliği

Bazı insanların görme siniri göz içi basınç artışına çok duyarlıdır. Yani basınç artışı normal sınırlarda kalsa bile görme sinirinde hasar meydana gelir. Bu tip açık açılı glokoma normal tansiyonlu glokom denir.

Dar Açılı Glokom (veya açı kapanması glokomu);

Bu tip glokomda gözün renkli kısmı olan iris, sıvının emildiği yer olan açının üzerini örter ve emilimi zorlaştırır. Açıyı tamamen örtmüyorsa primer açık açılı glokom benzeri bir tablo ortaya çıkar. Yani görme sinir hasarı sinsi bir şekilde yavaş gelişir ve hasta bir problem olduğunu anlamaz. Buna kronik dar açılı glokom denir.

Bazen, iris açıyı tamamen örter ve göz içi basıncı aniden yükselerek şiddetli ağrı, bulantı-kusma, renkli hareli görme gibi şikayetler olur ve görme kaybı yapar. Bu duruma akut açı kapanması atağı denir. Atak olduğu zaman hemen müdahale edilmezse ise hızlı bir şekilde körlüğe neden olabilir.

Okuler hipertansiyon ve glokom şüphesi nedir?

Göz içi basıncının normal sınırın üzerinde ölçülüp, testlerde herhangi bir görme siniri hasarı saptanmadığı duruma oküler hipertansiyon denir. Bu hastalar ise glokom şüphesi olarak adlandırılır. Bazı hastalarda ise muayenede şüpheli bir bulgu veya testlerde şüpheli bir bozukluk tespit edilip tansiyon düşük seyredebilir. Bu hastalar da glokom şüphesi olarak değerlendirilir. Glokom şüphesi hastalarının ileriki yıllarda glokom gelişme açısından yüksek riskli olduğu kabul edilir. Bu hastaların bir göz hekimi tarafından yakın takip edilmesi, glokomun erken tespiti ve tedavinin zamanında başlanması açısından önemlidir.

Glokom riski altında olanlar kimlerdir ne yapmaları gerekir?


Göz içi basıncı yüksekliği (normali 10-21 mm hg) glokom için en büyük risk faktörüdür. Ayrıca hastaların yaklaşık dörtte birinde göz içi basıncı yüksekliği olmadan da glokoma bağlı görme siniri hasarı gelişebilir.  Bu duruma normal tansiyonlu glokom adı verilir ve damarsal faktörlerin rolü gösterilmiştir. Bu nedenle hiper ve hipotansiyon, iskemik beyin ve kalp hastalığı, ateroskleroz, migren ve Raynaud hastalığı gibi damarsal hastalıkları olanlar da glokom riski artmış kabul edilir.

Genetik faktörler de risk faktörleri arasında önemli yer tutar, ailesinde (yakın kan bağı olan kişiler) glokomlu bireyler olan kişilerde glokom riski normalden fazladır. Yüksek miyopi ve kornea kalınlığının 520 mikronun altında olması da glokom riskini artırır.

Glokomun belirtileri nelerdir hangi şikâyetlere yol açar?

Glokom (Göz Tansiyonu)
Glokom sinsi bir hastalıktır. Hasta genellikle durumun farkına varmaz çünkü erken evrelerde belirti vermez. Rutin göz muayenesinde bile sadece göz içi basınç ölçümüyle tespiti zordur. Bunun sebebi göz içi basıncının gün içerisinde değişiklik göstermesi ve muayenedeki ölçüm sırasında basıncın normal ölçülme ihtimali  olmasıdır.  Bu nedenle tanısı konulmuş glokom hasta sayısı kadar da tanı almamış bir hasta grubu olduğu yapılan çalışmalarda belirlenmiştir. Hastalık çok ilerlediği zaman  görme alanı giderek daralır ve hasta yan tarafları görmede zorluk yaşamaya başlar. Merkezi görme son evrelerde etkilenir.

Göz tansiyonu ani olarak ve çok fazla yükselirse (akut açı kapanması atağı ) ağrı, bulanık görme, bulantı-kusma gibi şikayetlere yol açar, aksi halde hiçbir belirti vermez. Glokom görme azalmasına yol açtığı zaman artık son evredeyiz demektir.

İlginizi Çekebilir  Sarı Nokta Hastalığı

Glokom tanısı nasıl konur?

Glokom hastalığı, görme sinirinde ilerleyici hasar ve görme alan kaybına sebep olur. Glokomun tanı ve takibinde göziçi basıncı ölçümüyle birlikte görme siniri ve görme alanını değerlendiren testler de mutlaka yapılmalıdır.  Sadece göz tansiyonu ölçmek glokom teşhisi ve meydana gelen hasarı belirlemek için yeterli değildir.

  • Göz içi basınç ölçümü (tonometri): Göz içi basıncı ölçümü, glokomun hem tanısı hem de takibi için düzenli olarak yapılır. Bu ölçüm birkaç yöntemden biriyle yapılabilir. Poliklinik ortamında genellikle göze hava üfleyerek (air-puff) göz içi basıncını ölçen pratik bir alet kullanılır. Applanasyon tonometre ise göze temas ederek korneadaki düzleşmeye göre göziçi basıncını ölçer. Hava üfleyen yönteme göre daha doğru sonuçlar verdiğinden glokom tanı  ve takibinde daha öncelikli tercih edilir. Kesin bir kural olmamakla beraber göz içi basıncının 10-20 mmHg arası normal sınır kabul edilir.
  • Glokom (Göz Tansiyonu)Göz açı muayenesi (gonyoskopi): Bu muayenede göz yüzeyine özel bir mercek takılarak ön kamara açısı denilen ve göz içi sıvının emildiği yer incelenir. Muayene sonucuna göre glokomun tipi (açık açılı veya dar açılı), travmaya bağlı hasar, buradaki yapışıklıklar vs. Bu muayne bulgularına göre hangi tedavi yönteminin seçileceğini belirlenir.
  • Görme siniri muayenesi: Glokom (Göz Tansiyonu)Görme siniri muayenesi ve görme sinirindeki değişikleri belirlemek için temel yöntem damlalı gözdibi muayenesidir. Rutin göz muayenesi sonrasında göz bebekleri damla ile genişletilerek göz arkasındaki görme siniri özel mercekler ile muayene edilir. Görme sinirindeki değişiklikler bu yöntemle kolayca görülebilmesine rağmen özel cihazlar ile görüntülenip kayıt edilmesi gerekir. Böylece doktorunuz daha sonraki kontrollerde görme sinirindeki değişiklikleri kolayca  karşılaştırabilir.
  • Kornea kalınlık ölçümü (pakimetri): Glokom şüphesi olan veya glokom tanısı almış olan tüm hastalarda kornea kalınlık ölçümü alınmalıdır. Çünkü kornea kalınlığı göz tansiyonu ölçüm sonucunu doğrudan etkiler. Korneası normalden kalın olan kişilerde göz içi basıncı olduğundan yüksek, kornesı ince olan kişilerde ise göz içi basıncı olduğundan düşük ölçülür. Örneğin korneası kalın olan bir kişide göziçi basıncı yüksek ölçüldüğü halde aslında normal sınırlarda olabilir. Yani glokom gelişme riski korneası ince bir kişiye göre daha düşüktür. Kornea kalınlığı kişiden kişiye değişiklik gösterdiğinden tüm hastalardan mutlaka bir kez ölçüm alınmalıdır.
  • Glokom (Göz Tansiyonu)Görme alanı testi (perimetri): Glokom hastalarında görme sinirinde ilerleyici hasar ve buna bağlı olarak görme alanında daralma olur.  Görme alan testi görme sinirinin fonksiyonunu değerlendiren bir testtir. Görme alanı ölçümü hem tanıda hem de hastalığın takibinde önemlidir. Görme alanındaki kayıp ilerlemiyorsa hastalık kontrol altında demektir.
İlginizi Çekebilir  Presbiyopi

Hastanın takip muayenelerinde göz tansiyonu normal olsa dahi görme alanında ilerleyici kayıp varsa tedavinin yetersiz olduğu düşünülür.

  • Retina sinir lifi kalınlık ölçümü: Görme sinirinde meydan gelen hasar retina sinir lifi kalınlık ölçümüyle tespit edilebilir. Bu ölçüm optik koherens tomografi (OKT) denilen bir cihazla yapılır. Sinir lifi kalınlığının giderek azalması glokom hasraının ilerlediğinin göstergesidir.

 

Glokom nasıl tedavi edilir?

Glokomda meydana gelen hasar geri alınamadığından, tedavide asıl amaç görme sinirindeki hasarın ilerlemesini engellemektir. Görme sinirinde hasar gelişimi için en önemli risk faktörü göz içi basıncı olduğundan,  neredeyse tüm tedavi yöntemleri göz içi basıncının düşürülmesine yöneliktir. Göz içi basıncının düşürülmesi birçok hastada hasarı engelleyebilir veya en azından yavaşlatabilir. Glokomda birçok tedavi yöntemi mevcut olup hangi tedavinin uygulanacağına hasta ve hekim tarafından beraber karar verilmesi gerekir.

  • Medikal (ilaç-damla) tedavisi: Glokom, göz damlaları ile genellikle kontrol edilebilen bir hastalıktır. Glokom ilaçları göz içi basıncını düşürüp görme alan kaybının engellenmesine yardımcı olurlar. Bu ilaçları çok düzenli olarak hergün kullanmak gerekir. Tek ilacın yetmediği durumlarda birden fazla damla kullanılabilir. Her ilaç gibi glokom ilaçlarınında yan etkileri vardır. Bunlar kızarıklık, yanma, batma, göz çevresindeki cilt rengi değişimi gibi göze has yan etkiler olabildiği gibi, yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı gibi genel yan etkiler de olabilir. Yan etki geliştiği zaman mutlaka doktorunuza haber vermelisiniz. Doktorunuz duruma göre ilaç değişikliği yapabilir.
  • Glokom (Göz Tansiyonu)Lazer ameliyatı:
    1. Lazer trabeküloplasti: Açık açılı glokom tedavisinde uygulanır. Sıvının emildiği ön kamara açısına lazer ışını uygulanarak sıvı emiliminin arttırılması hedeflenir. Bu işlem poliklinik şartlarında ayaktan yapılmaktadır. Etkinliği genellikle 2-3 yıldır.
    2. Lazer iridotomi: Dar açılı glokomda akut açı kapanması atağının önlenmesi veya atağın tedavisi için uygulanır. Gözün renkli kısmı olan irise delik açılarak sıvı akımı kolaylaştırılır.
    3. Lazer siklofotokoagulasyon: Göz içi sıvısının üretildiği yer olan siliyer cisime lazer ile harabiyet verilerek göz içi sıvısı üretimi azaltılır. Genellikle diğer tedaviye yanıt vermeyen dirençli glokom hastalarında uygulanır.
  • Glokom ameliyatı:
    1. Trabekülektomi: Günümüzde en sık uygulanan ve glokom cerrahisinde altın standart olan yöntemdir. İlaçlar ile tedavi edilemeyen glokom hastalarında başarıyla uygulanmaktadır. Bu ameliyatta sıvın emildiği ön kamara açısından bir parça çıkarılarak sıvı drenajı yeni bir kanaldan sağlanır. Böylelikle göziçi basıncında sürekli ve dengeli düşüş sağlanır.
    2. Glokom valf ameliyatları: Bazı riskli göz tansiyonu tiplerinde veya trabekülektomi ile başarı sağlanamamış gözlerde yapay tüpler yardımıyla göz içi sıvının drenajı sağlanır. Genellikle zor olgularda ve özel durumlarda tercih edilir.