Diyabetik Retinopati Nedir?
Diyabetin uzun süreli komplikasyonlarından biri olan diyabetik retinopati, retinadaki kan damarlarının bozulması nedeniyle ortaya çıkan bir göz hastalığıdır. Zamanla yüksek kan şekeri seviyeleri gözdeki ince kan damarlarını zayıflatır. Bu, sızıntıya, kanamalara ve yeni anormal damarların oluşmasına neden olur. Tedavi edilmezse görme kaybına ve hatta körlüğe neden olabilir.
Tip 1 ve tip 2 diyabeti olan kişilerde, özellikle kontrol edilmediğinde diyabetik retinopati ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir ve ciddi görme kaybı önlenebilir. Bu hastalığın önlenmesi için düzenli göz muayeneleri ve kan şekeri kontrolü önemlidir.
Diyabetik Retinopati İçin Risk Faktörleri Nelerdir?
Diyabet (şeker hastası) olan herkes diyabetik retinopati gelişimi açısından risk altındadır. Yapılan çalışmalarda diyabetin süresi diyabetik retinopati gelişimi açısından en önemli risk faktörü olarak belirlenmiştir. Diyabet hastalığının süresi uzadıkça diyabetik retinopati gelişme riski artar. 10 yıllık diyabet hastalarının %50 si, 30 yıllık hastaların %90’ında diyabetik retinopati mevcuttur. Kan şekerinin dengede tutulması en önemli ikinci faktör olarak sayılabilir. Kan şekeri ne kadar dengede tutulursa diyabet gelişimi daha geç ve daha hafif şiddette olur. Bunlar dışında hipertansiyon, yüksek kolesterol düzeyi ve gebelik gibi durumlar gelişme riskini ve şiddetini arttırır. Diyabetin tipi de retinopati için belirleyici olabilir. Tip 1 diyabet hastalarında retinopati daha erken yaşta ve şiddetli gelişebilmektedir.
Diyabetik Retinopatinin Tipleri Var Mıdır?
Diyabetik retinopatinin iki tipi vardır.
- Non-proliferatif Diyabetik Retinopati: Bu tipte yeni damar oluşumu yoktur. Makulada ödem varsa ve görme azalmasına sebep oluyorsa tedavi gerekir. Ödem yoksa takip edilir.
- Proliferatif Diyabetik Retinopati: Yeni damar oluşumu ile karakterizedir. Mutlaka lazer tedavisi uygulanmalıdır yoksa göziçine kanama yaparak körlüğe sebep olabilir. Ödem var ise, önce ödem tedavi edilir, sonra lazer uygulanır.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Retinaya Zarar Verir Mi?
Genelde asıl sebebi kan şekerinin yükselerek retina damarlarına hasar vermesi ve bazen bu damarların tıkanmasına sebep olmasıdır. Görme merkezindeki (makula) damarlar hasarlandığı zaman, damar içindeki sıvı retinaya sızar ve retinanın bir sünger gibi şişmesine sebep olur. Bu görme hücrelerini olumsuz etkiler ve görme azalması oluşur. Ödem tedavi edilmez ise hücrelerdeki hasar kalıcı hale gelir.
Yıllar içerisinde, hasar retinada yayılır ve retina yüzeyinde anormal damarlar ve zar oluşumları gelişir. Tedavi edilmez ise, yeni damar oluşumları göz içine ciddi kanamalar yapar ve zarlar büzüşerek retinayı yapıştığı yerden çekerek kaldırır. Zamanla yeni damar oluşumları tüm gözü sararak ciddi göz tansiyonuna ve körlüğe yolaçabilir.
Diyabetik Retinopati Belirtileri
Diyabetik retinopati sinsi bir hastalıktır. Yıllarca belirti vermeden ilerleyebilir. Belirtiler ortaya çıktığında hastalık çok ileri seviyeye gelmiş olabilir. Bu yüzden her diyabet hastasının yıllık rutin göz muayenesi olması gerekmektedir.
Belirtiler bir veya iki gözde olabilir. Bunlar;
- Bulanık görme
- Çift görme
- Renkleri ayırt etmede zorluk
- Okumada zorlanma
- Gözde uçuşma ve gölgeler
- Gözde basınç hissi ve ağrı, şeklinde olabilir.
Diyabetik Retinopati Tanısı Nasıl Konur?
Diyabetik retinopati tanısında temel yöntem damlalı gözdibi muayenesidir. Rutin göz muayenesi sonrasında göz bebekleri damla ile genişletilerek göz arkası (retina) özel mercekler ile muayene edilir. Bu muayenede sıvı birikmesi (ödem), kanama, bozulmuş damar yapıları ve yeni damar oluşumları aranır. Muayene bulgularına göre, doktorunuz göz anjiyosu ve/veya göz tomografisi (OKT-optik koherens tomografi) tetkiklerinin yapılmasını isteyebilir. Bu tetkikler ile hastalığın evresi belirlenir. Ayrıca, tedavi gerekiyormu, gerekiyorsa hangi tedavilerin yapılacağı ve takiplerin ne sıklıkta yapılacağına karar verilir.
Diyabetik Retinopati Tedavisi Seçenekleri Nelerdir?
Genelde diyabetik retinopatide hangi tedavi uygulanırsa uygulansın tedavinin başarısını uzun vadede etkileyen en önemli faktör kan şekerinin sıkı bir şekilde kontrol altına alınmasıdır. Kan şekerinin sıkı kontrolü hem tedavinin başarısını arttıracak hemde etkinliğini uzatacaktır. Hemoglobin A1C (3 aylık şeker) düzeyleri belli aralıklarla kontrol edilerek kan şekerinin genel gidişatı takip edilir. Ayrıca hastanın hipertansiyonu mevcutsa mutlaka tedavisi sağlanmalıdır. Aksi takdirde retinopatinin tedavisinden istenilen yanıt almak zorlaşır. Unutulmamalıdır ki en iyi tedavi korunmadır.
Retinopatinin tedavisinde birkaç yöntem mevcuttur. Bunlar;
1)Lazer Tedavisi: Lazer tedavisi makulanın tamamını ve merkezini tutmayan bölgesel (küçük) makula ödemlerinde uygulanabilir. Göz anjiyosu ve göz tomografisi sonuçlarına göre, lazer ışınları ile sıvı kaçıran bölgelere küçük yanıklar yapılarak ödemin iyileşmesi sağlanır. Ödemin gerilemesi birkaç ay sürebilir.Lazer ayrıca yeni damar oluşumlarının tedavisinde de kullanılır. Kanlanması bozulmuş retina alanlarına birkaç seansta lazer ile yanık uygulanır. Böylece yeni damar oluşumları yok edilir. Göziçine kanama yani ameliyata ve körlük riski önlenmiş olur.
2) Göziçi enjeksiyonlar: Makula ödemine (görme merkezinde sıvı birikmesi) bağlı görme azalmasında en sık uygulanan tedavidir. Göziçine verilen ilaçlar damarların sızdırmasını engeller ve ödem iyileşir. Genellikle belli aralıklarla birden fazla enjeksiyon yapılması gerekir. Günümüzde birkaç farklı çeşit ilaç mevcuttur. Hangi ilacın tercih edileceği gözün durumuna ve hekimin tercihine göre belirlenir.
3) Vitrektomi ameliyatı: Tedaviye geç kalınırsa veya kan şekeri sıkı kontrol edilemezse herşeye rağmen hastalık ilerleyebilir. Buda göziçine kanama ve retinada büzüşme yapan zarların oluşmasına sebep olur. Bu aşamaya gelinmişse cerrahiden başka seçenek yoktur ve vittrektomi ameliyatı yapılması gerekir. Vitrektomi ameliyatında göze çok küçc delikler açılarak göz içerisine girilir. Göz kanama ve retina yüzeyindeki zarlar temizlenir. Kanlanması bozulmuş retina alanlarına lazer uygulanır. Cerrahinin sonuçları zamanlama ile alakalıdır. Günümüzde cerrahi tekniklerin gelişmesi sayesinde erken müdahale edilmiş vakalarda yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
Diyabetik Retinopati Kimlerde Görülür?
Tip 1 ve tip 2 diyabet hastalarında diyabetik retinopati görülebilir ve özellikle kan şekeri kontrolü zayıf olanlarda daha yaygındır. Diyabeti uzun süredir olanlar, hastalığın ilerleme riski daha yüksektir. Hamilelik, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol de diyabetik retinopati riskini artırabilir. Sigara içmek ve sağlıksız bir yaşam tarzı sürdürmek, gözdeki kan damarlarına daha fazla zarar vererek hastalığı hızlandırabilir. Sonuç olarak, diyabeti olan kişilerin düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları ve kan şekerlerini kontrol etmeleri çok önemlidir.
Diyabetik Retinopati Evreleri
Non-proliferatif retinopati ve proliferatif retinopati diyabetik retinopatinin iki ana evresidir. İlk evre olan non-proliferatif retinopatide retinadaki küçük kan damarları zayıflar ve sızıntı yapar, bu da hafif görme bozukluklarına neden olabilir. Erken dönemde ciddi görme kaybı bu evrede meydana gelmez, ancak ilerlerse proliferatif evreye geçebilir. Anormal kan damarlarının oluşması, proliferatif retinopatinin daha ileri aşamasıdır. Bu yeni damarlar kanayabilir, retinada skar dokusu oluşturabilir ve görme kaybına neden olabilir. Bu evre körlükle sonuçlanabilir. Hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada çok önemlidir.
Şeker Hastalığına Bağlı Görme Kaybı Düzelir Mi?
Şeker hastalığı erken teşhis edilip tedavi edildiğinde, görme kaybı kısmen düzeltilebilir, ancak her zaman tamamen geri döndürülmemektedir. Diyabetik retinopati gibi komplikasyonlar, gözdeki kan damarlarına zarar vererek uzun vadeli görme bozukluklarına neden olabilir. Erken tedavi, hastalığın ilerlemesini durdurabilir ve görme kaybını kontrol altına alabilir. Görmeyi iyileştirmek ve daha fazla kaybı önlemek için lazer, iğne veya cerrahi müdahaleler kullanılabilir. Ancak diyabeti olan kişilerin düzenli göz muayenesi ve kan şekeri kontrolü yaptırmaları çok önemlidir çünkü ileri evrelerde ciddi zararlar geri döndürülemez.
Diyabetik Retinopati İğne Tedavisi Nasıl Yapılır?
Diyabetik retinopati iğne tedavisi, hastalığın ilerlemesini durdurmayı amaçlayan ilaçlarla göz içine enjekte edilir. Gözde anormal kan damarlarının oluşumunu önlemek için bu tedavi, kanamaları ve sıvı sızıntılarını azaltır. Makula ödemi veya proliferatif diyabetik retinopati evresinde, iğne tedavisi sıklıkla kullanılır. İlaçlar, göz damarlarının genişlemesini kontrol ederek görme kaybını önler. Hasta, genellikle birkaç hafta veya ay boyunca bir göz doktoru tarafından düzenli olarak gözden geçirilir.
Diyabetik Retinopati Ağrı Yapar Mı?
Retinanın sinir dokusu ağrıya duyarlı değildir, bu nedenle diyabetik retinopati genellikle ağrılı değildir. Retinadaki kan damarlarına zarar vererek bu hastalık yavaş yavaş görme kaybına neden olur. Bununla birlikte, göz ağrısı bu süreçte hissedilmez, bu da hastalığın ilk aşamalarında fark edilmesini zorlaştırabilir.
Görme alanında bulanıklık, karanlık lekeler veya ani görme kaybı belirtilerinden biridir. Diyabeti olan kişilerin gözlerini düzenli olarak kontrol etmeleri çok önemlidir çünkü ağrıları olmadığında hastalar durumu fark etmezler. İleri evrelerde tedavi edilmediğinde önemli ölçüde görme kaybına neden olabilir, ancak bu nadiren ağrılıdır.
Diyabetik Retinopati Tedavisi Fiyatları 2024
Diyabetik retinopati tedavisi fiyatları, hastalığın evresine, uygulanacak tedavi yöntemine ve tedavinin yapılacağı sağlık kuruluşuna bağlı olarak değişir. Cerrahi müdahaleler, lazer tedavisi ve iğne tedavisi gibi birçok farklı tedavi seçeneği vardır ve her birinin fiyatı farklıdır. Tedavi sürecinin süresi ve tekrarlayan seanslar toplam maliyeti etkileyebilir. Hastalığın erken teşhis edilmesi ve tedaviye başlamak, hem maliyeti düşürmek hem de görme kaybını önlemek için daha iyi bir şanstır.