Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara
MENU

Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retionopati Nedir?

Diyabetik retinopati, diyabetin gözdeki küçük damarları etkileyerek retina üzerinde hasara yol açmasıyla ortaya çıkan ciddi bir göz rahatsızlığıdır. Diyabet hastalarında kan şekerinin sürekli yüksek seyretmesi, gözün arka kısmında yer alan ve görmemizi sağlayan retinanın damarlarında hasar oluşturur. Bu durum, görme kaybına kadar ilerleyebilen ciddi sorunlara neden olabilir.

Retinadaki bu hasar, kan damarlarının zayıflayarak sızıntı yapması veya anormal yeni damarların oluşmasıyla kendini gösterebilir. Kan damarlarındaki bu değişiklikler, retinanın yeterince beslenememesine yol açar ve zamanla görme kalitesinde bozulmalara neden olur. Özellikle kontrolsüz diyabeti olan kişilerde bu durumun ilerleme riski daha yüksektir.

Diyabetik retinopati, genellikle erken dönemde belirgin bir belirti vermediği için fark edilmesi zor olabilir. Ancak ilerleyen evrelerde görme bulanıklığı, siyah noktalar veya ani görme kaybı gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Bu nedenle, diyabet hastalarının düzenli olarak göz kontrollerini yaptırmaları büyük önem taşır.

Tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden olabileceği için diyabetik retinopati hastalığının erken teşhisi kritik önemdedir.

Diyabetik Retinopatinin Patofizyolojisi Nedir?

Diyabetik retinopatinin patofizyolojisi, diyabet nedeniyle gözdeki küçük kan damarlarının hasar görmesi ve retinanın yeterince beslenememesiyle başlar. Kan şekeri seviyelerinin uzun süre yüksek kalması, damarların iç yüzeyindeki hücrelere zarar verir ve bu durum damar geçirgenliğinin artmasına neden olur. Bu hasar, retinada sızıntılara, ödemlere ve daha ileri aşamada yeni damar oluşumlarına yol açar.

Diyabetik retinopatide ilk etapta, küçük damarların duvarları zayıflar ve mikroanevrizma adı verilen baloncuk benzeri yapılar oluşur. Bu yapıların zayıflığı, kan sızmalarına ve retinada şişkinliğe neden olabilir. Aynı zamanda, retina dokusunun oksijenlenmesi bozulur ve retinadaki hücreler işlevlerini yerine getiremez hale gelir. Retinanın oksijen ihtiyacını karşılamak için vücut, yeni damar oluşumunu tetikleyen sinyaller üretir.

Bu süreçte vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) adı verilen bir madde devreye girer ve yeni damarların büyümesine neden olur. Ancak bu yeni damarlar, normal damarlar kadar sağlam değildir ve kolayca yırtılarak göz içine kanamaya yol açabilir. Bu kanamalar, görme kaybının en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca yeni damarların oluşumu, retina dokusunun çekilmesine ve retina dekolmanına yol açabilir.

İlginizi Çekebilir  Göz Kuruluğu

Damar tıkanıklıkları, retinadaki kan akışını kısıtlayarak dokuların daha fazla oksijensiz kalmasına neden olur. Bu süreç, retinada daha ciddi hasarlara yol açar ve proliferatif retinopati olarak bilinen ileri evreye geçişi hızlandırır. Proliferatif retinopatide retina dokusu hem mekanik hem de biyokimyasal olarak ciddi şekilde etkilenir ve görme kaybı riski artar.

Kimlerde Diyabetik Retinopati Görülür?

Diyabetik retinopati, özellikle uzun süre diyabet hastası olan ve kan şekerini kontrol altında tutamayan kişilerde daha sık görülür. Diyabetin türü fark etmeksizin, hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet hastaları bu rahatsızlık açısından risk altındadır. Çünkü diyabet, vücuttaki kan damarlarını zayıflatır ve özellikle gözdeki küçük damarları etkileyerek retinaya zarar verebilir.

Diyabet süresi uzadıkça diyabetik retinopati gelişme riski de artar. Örneğin, 10 yıldan fazla süredir diyabetle yaşayan bireylerde bu durumun görülme olasılığı oldukça yüksektir. Ayrıca, kan şekerini kontrol etmekte zorlanan ya da düzenli tedavi almayan hastalarda bu rahatsızlık daha erken ortaya çıkabilir. Kan şekeri kontrolünün yanı sıra yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi ek sağlık sorunları da riski artırabilir.

Hamilelik gibi vücutta diyabetin etkilerini artırabilecek durumlar da diyabetik retinopati riskini yükseltebilir. Hamilelik döneminde kan şekeri seviyeleri daha zor kontrol edilebildiği için göz sağlığına ayrıca dikkat edilmesi gerekir. Bu durum, diyabetik kadınlarda erken göz muayenelerinin önemini bir kez daha vurgular.

Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retinopati Evreleri

Diyabetik retinopati, erken evreden ileri seviyeye kadar ilerleyebilen ve görme kaybına neden olabilen dört farklı evrede gelişir. İlk evre, hafif non-proliferatif retinopati olarak adlandırılır ve retinadaki küçük damarların zayıflamasıyla başlar. Bu evrede, genellikle belirgin bir görme problemi yaşanmaz, ancak damarlarda küçük baloncuk benzeri yapılar (mikroanevrizmalar) oluşabilir. Bu, hastalığın başlangıç noktasıdır ve düzenli göz kontrolleriyle fark edilebilir.

İkinci evre, orta derecede non-proliferatif retinopati olarak bilinir. Bu aşamada, retinadaki damarlar daha fazla tıkanmaya başlar ve retinanın beslenmesi bozulur. Görme sorunları hala belirgin olmayabilir, ancak bu evre, tedaviye başlanması açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Kan şekeri kontrolünün iyi bir şekilde sağlanması, bu aşamanın ilerlemesini yavaşlatabilir.

İlginizi Çekebilir  Vitrektomi

Üçüncü evre, şiddetli non-proliferatif retinopati evresidir. Bu evrede, damar tıkanıklıkları artar ve retinaya yeterince oksijen ulaşmaz. Retinanın bu oksijen eksikliğine yanıt olarak yeni damarlar oluşturmaya çalıştığı evreye geçiş riski ortaya çıkar. Bu aşamada, görme bulanıklığı veya hafif görme kaybı yaşanabilir.

Son evre ise proliferatif retinopati olarak adlandırılır. Bu, hastalığın en ileri ve tehlikeli evresidir. Retinada yeni, anormal damarlar oluşur ve bu damarlar kolayca sızıntı yaparak kanamalara yol açabilir. Göz içinde kanamalar veya retina dekolmanı gibi ciddi komplikasyonlar bu evrede sık görülür ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden olabilir.

Diyabetik Retinopati Belirtileri Nelerdir?

En sık görülen belirtilerden biri, görmede bulanıklık veya görme keskinliğinin azalmasıdır. Bu durum, retinadaki damar hasarına bağlı olarak gözün yeterince beslenememesinden kaynaklanır. Ayrıca, göz içindeki kanamalara bağlı olarak görme alanında hareket eden siyah noktalar veya iplik benzeri şekiller (uçuşan cisimler) görülebilir. Bu şikayetler genellikle aniden ortaya çıkar ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler.

Diyabetik retinopatinin daha ileri evrelerinde karanlık ya da boş alanlar görme alanında oluşabilir. Bu, retinanın bazı bölgelerinin yeterince oksijen alamaması nedeniyle ortaya çıkar. Ayrıca ışığa duyarlılık artabilir ve gece görüşü bozulabilir. Eğer retina üzerinde ciddi bir kanama ya da hasar varsa, aniden ve tamamen görme kaybı yaşanabilir.

Hastalığın bir diğer önemli belirtisi ise görme alanında dalgalanmalar veya kesintilerdir. Bu durum genellikle retinada sıvı birikimi ya da ödem oluştuğunda görülür. Diyabetik makula ödemi adı verilen bu durum, merkezi görmeyi etkileyerek kişinin okuma veya ince detayları görme yeteneğini azaltır.

Diyabetik Retinopati Düzelir Mi?

Diyabetik retinopati tamamen düzelmez, ancak erken teşhis ve uygun tedaviyle ilerlemesi durdurulabilir ve görme kaybı önlenebilir. Bu hastalık, diyabetin kontrolsüz seyretmesi sonucu gözdeki damarların hasar görmesiyle oluşur, bu yüzden tedavinin başarısı büyük ölçüde diyabetin iyi yönetilmesine bağlıdır. Kan şekeri seviyelerinin kontrol altında tutulması, kan basıncının düzenlenmesi ve kolesterolün dengelenmesi hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.

Hastalığın erken evrelerinde, düzenli göz kontrolleri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile sorunlar minimum düzeyde tutulabilir. Ancak ileri evrelerde ortaya çıkan retina hasarı, genellikle kalıcıdır ve tamamen geri döndürülemez. Bu noktada tedaviler, mevcut durumu stabilize etmek ve görme kaybını önlemek amacıyla uygulanır. Lazer tedavisi, enjeksiyonlar veya cerrahi müdahalelerle anormal damar oluşumları durdurulabilir ve retina üzerindeki baskı azaltılabilir.

İlginizi Çekebilir  Tavuk Karası-Gece Körlüğü

Diyabetik retinopatinin düzelmesi mümkün olmasa da, düzenli takip ve doğru tedaviyle hastalık kontrol altına alınabilir. Örneğin, lazer tedavisi anormal damarların büyümesini durdurabilir, göz içi enjeksiyonlar ise ödemi azaltarak görmeyi koruyabilir. Cerrahi müdahaleler ise retina dekolmanı gibi daha ileri komplikasyonları tedavi etmek için tercih edilir.

Diyabetik Retinopati Tedavisi Nasıl Yapılır?

Erken evrelerde, yani hafif non-proliferatif retinopatide genellikle özel bir tedavi uygulanmaz. Bu aşamada, kan şekeri seviyesinin dengelenmesi, sağlıklı bir yaşam tarzı ve düzenli göz muayeneleriyle hastalığın ilerlemesi engellenmeye çalışılır. Ancak hastalık ilerledikçe, daha aktif tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulur.

Lazer tedavisi, özellikle proliferatif retinopati evresinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bu tedavi, retinada yeni ve anormal damarların oluşumunu engeller. Lazerle yapılan küçük yanıklar, bu damarların sızıntı yapmasını önler ve retinanın zarar görmesini engelleyebilir. Bu yöntem, görme kaybını önlemeye yönelik etkili bir seçenektir, ancak hasarı tamamen geri döndüremez.

Diyabetik Retinopati tedavisi

Göz içi enjeksiyonlar, diyabetik makula ödemi durumunda uygulanan bir diğer etkili tedavi yöntemidir. Bu enjeksiyonlar, gözdeki şişkinliği ve sıvı birikimini azaltarak görme kalitesini artırabilir. Anti-VEGF ilaçlar ya da kortikosteroidler bu tedavi kapsamında kullanılabilir. Bu enjeksiyonlar, düzenli aralıklarla tekrarlanabilir ve hastalığın kontrol altına alınmasında oldukça etkilidir.

Hastalığın çok ilerlediği durumlarda, vitrektomi adı verilen cerrahi müdahale gerekebilir. Bu işlem, göz içindeki kanamalar veya retina dekolmanı gibi komplikasyonların tedavisi için yapılır. Vitrektomi sırasında, gözün içindeki jölemsi yapı (vitreus) çıkarılarak yerine özel bir sıvı ya da gaz yerleştirilir. Bu, görme kaybını önlemek için son çare olarak uygulanır.

Diyabetik Retinopati Tedavisi Fiyatları 2025

Diyabetik retinopati tedavisinin maliyeti, hastalığın evresine, uygulanacak tedavi yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterir. Sonuç olarak, diyabetik retinopati tedavisi için net bir fiyat bilgisi almak ve en uygun tedavi seçeneğini belirlemek için bize danışmak ve detaylı bir muayene olmak önemlidir.